Bir İstanbul Aşk Hikayesi: Kitapçıda

İstanbul’da şirin bir kitapçıda Elif çalışıyordu. Eski kitapların kokusunu ve okuyucuların fısıltılarını çok severdi. Her öğleden sonra, Can adında genç bir adam gelirdi. Her zaman yeni bir roman ve bir fincan çay alırdı. Elif onu çok çekici buluyordu ama utangaçtı.

Bir gün, Can şemsiyesini unuttu. Elif onu buldu ve çok güzel, eski moda bir şemsiye olduğunu gördü. Ertesi gün, Can geldiğinde, şemsiyesini ona geri verdi. “Bu benim en sevdiğim şemsiyem!” dedi sıcak bir gülümsemeyle. Elif de gülümsedi. “Ben buldum!” diye cevap verdi. Uzun süre İstanbul ve hayat hakkında konuştular.

Sık sık kitapçıda buluşurlardı. Bazen, işten sonra birlikte yürüyüşe çıkarlardı. Müzeleri ve parkları ziyaret ettiler. İstanbul onlar için bir aşk şehri oldu. Bir akşam, Boğaz Köprüsü’nün pırıltılı ışıkları altında, Can sordu: “Elif, benim kız arkadaşım olur musun?” Elif hemen “Evet!” dedi. Çok mutluydular. Onların küçük İstanbul aşk hikayesi yeni başlamıştı.

Yeni kelimeler:

  • şirin (adj.) – cute, charming
  • koku (n.) – smell, scent
  • utangaç (adj.) – shy
  • şemsiye (n.) – umbrella
  • pırıltılı (adj.) – twinkling, sparkling

Leave a comment